6 Şubat 2010 Cumartesi

Kayserispor - Galatasaray 0-0 | Kısır Aslan




STAT: Kadir Has
SAAT: 19.00
HAKEMLER: Tolga Özkalfa, Adil Sinem, Gökhan Memişoğlu

Galatasaray iyi oynamıyor, tehlike çanları çalıyordu haftalardır. Denizli maçında zorlandılar ardından Antalya deplasmanından yenilgi aldılar. Haldun Üstünel dışında hiç el üstünde tutulan Galatasaray'lı kalmamıştı neredeyse.
Galatasaray sahaya medyadaki karabulutları uzaklaştırmak için çıkmıştı aslında. Basında yaratılan imaj Kayserispor'un Ali Turan'ı ayartan takımla maçı idi. Kayserispor, ortamı germek adına Adnan Polat'a hiçte adları geçmeyen bir demeci için ultimatom çekti. Bu şartlarda maç başladı.
Galatasaray bugün aletsiz erkek misali rakip 10 kişi kalmasa neredeyse hiç üretemeyecekti. Hiç tad vermedi. Sezon başı gelene geçene sallayan takım ile kadın ile erkek kadar farklı durumda
İlk yarı zevksiz ve mücadele dolu geçti. Serdar Ali Çeliker'in dediği gibi tipik bir Süper Lig maçı geçiyordu. Zemin berbattı, pas trafiği yoktu, herkes birsıfır olsun mantığı ile hareket ediyordu ve kıran kırana adama sert girilecek şekilde müdalelere tanıklık ediyorduk. Maç kırmızı karta kadar başa baş devam etti. Ne zaman Keita yere yığıldı hakem kırmızıyı çıkardı işte o zaman Galatasaray oyunun kontrolünü aldı. Elano ile Emre Çolak ile çok net pozisyonlar yakalayan Galatasaray istediğini alamadı ve maçın hakkı olan beraberlik ile bitti maç.

Oyuncu Analizleri

Leo Franco: Hiç iş düşmedi. Hani soru işareti olur ya sonradan giren oyuncular için gazetelerde. Leo Franco için soru işareti konsa yeridir.

Uğur Uçar: Sakatlık hızını kesmiş ve Galatasaray'da yeri olmadığı apaçık ortada. Belki stoper oynar ama oda belki. Çok yavaşlamış ve artık ortalarıda etkili değil. Nerde Gökhan Gönül ile karşılaştırılan Uğur derseniz bence Konya'da ölmüş o Uğur Uçar.

Caner Erkin: Attan inip eşeğe binmenin verdiği bozgunu yaşadı Caner. Forvetin solundan defansın soluna geçmek zordur bir oyuncu için. Caner bocaladı, çalım denedi kendi gitmek istedi kendi orta yapmak istedi. Hırsı takıma zarar verdi.

Emre Güngor: Sakatlanmadı diye hayret edilecek Emre, sağlıklı şekli ile ideal biri olduğunu gösterdi. Neill, Servet, Emre, Caner savunmasına doğru götürür bence Emre durumu. O kadar beğendim kendisini. Rijkaard maçtan sonra hakkını verdi çocuğun. Makukula'ya geçit vermedi.

Lucas Neill: Henüz erken derler ama bence iyi oyuncu her halinden belli oluyor. Haldun Üstünel'in en başarılı 2. icraatı bana sorarsanız. 1. si Harry Kewell 2. Lucas Neill. Duruşlarıyla ve futbol bilgileriyle "görmüş geçirmiş oğlan" dedirten bu Avusturalya tayfasından Neill müthiş fizikli ve zeka sahibi oyuncu. Aldığı toplarla ileriyi zorladı ve Popescu izlenimi verdi. Kritik hamleler yaptı savunmada ve savunmanın liderliğini yaptı. Makukula'ya göz açtırmadı. Maçtan sonra verdiği demeçlerde cabası. Bravo Neill.

Mehmet Topal: Küçük yaş gruplarında tırsak, heyecanlı ve özgüvensiz oyuncular vardır. Bu oyuncular çok top gelmez diye defansa konulur. Mehmet Topal'da öyle bir izlenim vardı. Aldığı her topta heyecan yaptı sorumluluk almaktan kaçtı. Eski pres yapan Topal'da değil. Arafta kalmış gibi hiç birşey katmadı takıma.

Mustafa Sarp: Sezonun süprizi. Yine çok hırslı. Takımın yarısı neredeyse. Her topa bastı ileride Arda'ya pozisyon bile oluşturdu. Mustafa yine alkış aldı çabasıyla. Bu fizikle, bu kapasiteyle yapabileceği en iyisini yapmaya çalışıyor.

Elano Blumer: Zemin ona göre değildi. Pas yapılacak zemin değildi. Belkide pas dışında hiçbir fonksiyonu olmayan Brezilyalı çok silikti. Yakaladığı pozisyonu atsa belki herşeyi lehine çevirirdi ancak bir gevşeklik vardı vuruşunda bile.

Keita: Kötü sonuçlu maçlarda daha çok göze batıyor. Yine çabalıyor, didikliyor, yıpratıyor ama topu kimselere vermiyor. Bu maçta ona baktıkça bir Hasan Şaş gördüm. Ona ayrı bir top verin kenarda Tolunay hocayı falan çalımlasın. Görüntü o şekildeydi.

Dos Santos: İsteksiz ve etkisiz görüntüsüne birde zeminin tarla oluşu eklenince berbat bir performans ortaya koydu. Fizik gücün önemli olduğu ligimiz için uygun topçu değil gibi gözüküyor. Bakalım ileriki haftalar ne gösterecek.

Arda Turan: Forvete konuldu, yeteneklerinden çoğu köreltildi. 2 stoperin kucağına bırakılan bir Arda'dan ne beklenebilirki. Yinede top alıp verdi biraz dened kaptan. Ama gemisini kurtaramadı. Bir ara hayata küstü ve çok silik bir hal aldı. Belki Nonda'nın gidişi en çok onu üzdü. Forvette harcanacak adam değil.

Barış Özbek: Sonradan girdi pek bir etkisi görülmedi.

Emre Çolak: Barış gibi çok geç oyuna dahil oldu. Yeterince vakti yoktu oyunu değiştirecek ama yaptığı güzel koşu ile girdiği net pozisyonu atsa belkide yarınki manşetlerde adını görecektik. Olmadı ama. Canı sağolsun 8 dk içinde yapabileceği fazla birşey yoktu.

Kırılma Anı

Kırmızı karttan sonra oyun G.Saray lehine döndü. Ancak rakip 10 kişi kalınca akıllanan Aslan fazlada pozisyon üretemedi.

Maçın 3 adamı

1- Lucas Neill: Müthiş fiziği ile savunmayı derlemekle kalmadı aldığı topları akıllı kullanıp ileri pozisyon yarattı. Aldığı her topu ayağa oynamaya çalıştı. Hırsı ile Makukula'ya göz açtırmadı.

2- Alium Saidou: Ortasahanın dinamosu eski Aslan çok zorladı Galatasaray'ı. Dikine oynayıp faullerde kazandırdı. Eski Saidou değil ama bir anadolu takımı için zor bulunabilecek ortasahalardan.

3- Mustafa Sarp: İyi niyetli mücadelesi, çabası, presi ve ileride şans kovalaması ile yine gözüme girmeyi başardı. Kapasitesini ciddi anlamda zorlayan Mustafa'yı en içten dileklerimle tebrik ediyorum.

advanced playmaker

0 yorum: